Bediüzzaman

Nurcu Olmaya Nasıl Karar Verdim?

Sanırım 1973 Eylül’ü idi. Adıyaman’da sıcaklıkların kırk derecenin altına henüz inmediği bir mevsim. Gerger Ortaokulu’nu bitirmiş, Adıyaman Lisesinde tahsil hayatına devam edecek olmanın sevinç ve gururu içindeyiz. O yaş ve şartlardaki zehabımıza göre, lise talebesi olmak, “küçük dağları yaratmak” gibi bir şey. Merhum babamın birkaç hafta önce kiraladığı tek göz odaya yerleşmek üzere köyden kopup […]

Nurcu Olmaya Nasıl Karar Verdim? Read More »

Sesli Düşünüyorum!

Nur Talebeleri müttehid olabilselerdi, İttihad-ı İslâm’ın lokomotif gücü de olurlardı. Hâlâ geç değil, hâlâ bir çatı meşvereti kurulabilir. İçi boş, değersiz farklılıkları haklı ihtilaf sebebi olarak görmekten vaz geçmeliyiz. Ahmed Abi ne ise Mehmed Abi de odur. Bu hizmet onların meziyet veya rüçhaniyetlerinin üstüne bina edilmemiştir. Hizmetin tek mihveri Risale-i Nurdur. Ağabeylerin birlikte yürüyememiş olmalarını,

Sesli Düşünüyorum! Read More »

Dinler arası diyalog hezeyanı ve Bediüzzaman!

Cumhuriyet tarihi bir kavga ile başlar: Yeni Ankara rejimi ile dindarların kavgası! Kavgayı en üst seviyede temsil eden iki isim, Kamal Atatürk ile Bediüzzaman Said-i Nursî!  Batıperest bir anlayışı Anadolu’da hâkim kılmak isteyen Hristiyan dünyası, Ankara rejiminin inşâsında her merhalede usta başıdır. Fransız İhtilâlinin Avrupa’yı yeni bir kargaşanın cehennemine sürüklediği yıl tahta çıkan Üçüncü Selim’le

Dinler arası diyalog hezeyanı ve Bediüzzaman! Read More »

Bediüzzaman’ın Külâhına Püskül Takmak!

            Mefhumların alaca karanlığında ilerliyoruz… Hazân sisleri çökmüş kesif ormanların ürpertisi var içimizde. Bütün şekiller yumuşamış, bütün hendeseler erimiş. Kelimelerin muayyeniyeti yerini bulanık bir akıntıya bırakmış. Hiçbir mefhum zihnimize külliyetiyle intikâl etmiyor, tek bir mefhum kafalar adedince farklı mânâlarla arz-ı endâm ediyor. Babillilerin hazîn âkibeti bile bizim için saâdet yüklü, artık birbirimizi anlayamıyoruz. Anlayamıyoruz, zîra

Bediüzzaman’ın Külâhına Püskül Takmak! Read More »

Cemil Meriç’e Göre, Said Nursî

Hayata gözlerini 12 Aralık 1916’da Hatay Reyhanlı’da açar, Hüseyin Cemil Meriç. Gözleriyle hayat arkadaşlığı otuzsekiz yıl sürer, vefatına kadar devam edecek otuzüç yılı ise onların rehberliğinden mahrum yaşar. Yaşamak ne kelime, otuz üç yıl süren bir isyan, körlüğe isyan. Nihâyet her fâninin hayatını noktalayan ecel, Meriç’in çileli hayatına 13 Haziran 1987’de son verir. Cumhuriyet devrinin

Cemil Meriç’e Göre, Said Nursî Read More »

Bediüzzaman ile Kamâl Atatürk!

Cumhuriyet Türkiye’sinin müessir iki ismi var: Üstad Bediüzzaman ile Kamâl Atatürk. İki dost değil, amansız iki hasım. Kamal, sırtını güç ve kuvvete dayamış; Bediüzzaman, hak ve hakikate. Kitlelerin nezdinde ikisi de yaşıyor. Kamâl’in gücü Türkiye ve Türkî ülkelerle sınırlı kaldı; Bediüzzaman, artan bir hızla dünyaya tesir ediyor. Üstad’ın muvaffakiyet sırrı, insanları ikna etmekte gösterdiği eşsiz

Bediüzzaman ile Kamâl Atatürk! Read More »

Bediüzzaman ve Talebelerinin Hukukunu Müdafaa Etmek!..

Hakkın müdafaasını başkasına bırakmak, kendi alçaklığını ilân etmekdir! O alçaklardan değilim, olmayacağım da. Hak ve hakikati haykırmaktan korkup zillet içinde bir hayata yapışmaktansa, her türlü bedeli de ödeyerek ölmeyi tercih ederim. Bu ülkenin son bir asrında iftihar edebileceği, kendisine âid tek bir kahraman, tek bir değer varsa; o da Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleridir. Cumhuriyet maskesi

Bediüzzaman ve Talebelerinin Hukukunu Müdafaa Etmek!.. Read More »

Bediüzzamanı Anlamak!

Bediüzzaman Said Nursi’nin yanında bütün iddialarınızı ister istemez kaybediyorsunuz; hiçbir şekilde onu aşamayacağınızı, daha iyi bilemeyeceğinizi, daha büyük olamayacağınızı şaşkınlık ve hayranlık içinde farkediyorsunuz. Ama bu, sizi asla rahatsız etmiyor, asla kıskanmıyorsunuz. Zirâ, onun sadece sizden değil, muasırlarının tamamından farklı, tamamından başka, belki tamamından büyük olduğunu görüp, bir bakıma teselli buluyorsunuz. Kendinizin çok küçük değil,

Bediüzzamanı Anlamak! Read More »

Hayatımın Varlık Sebebi: Kutub Yıldızı!

Her hayatın, her insanın bir semeresi vardır; olmalı. Ben, hayatımın semeresi olarak Üstad Bediüzzaman’ın hayatını anlatan KUTUB YILDIZI roman serisini görüyorum. Çetin bir işe teşebbüs ettiğimi, her geçen gün daha iyi anlıyorum. Hiç başlamadan bu güçlüğü farkedip bütünüyle ihata edebilseydim, teşebbüs eder miydim? Emin değilim… Bütün vaktinizi, bütün imkânlarınızı, bütün ruhunuzu, bütün zihninizi isteyen bir

Hayatımın Varlık Sebebi: Kutub Yıldızı! Read More »

Nureddin Abinin Vasiyeti!

Üç beş ay önce, bir Pazar sabahıydı; evde dinleniyordum. Erken olduğunu düşündüğüm bir saatte telefonum çalınca irkildim. Arayan oydu: Nureddin Abi, emsâlim ve benden sonraki Adıyamanlı bütün Nur Talebelerinin abisi. Soy ismi mi? Bir soy ismi vardı elbet, ama hatırlamıyorduk, bizim için soy ismi “Abi” idi. İstirahat ettiğimi hissetmesin diye, sesime olabildiğince bir canlılık vermeye

Nureddin Abinin Vasiyeti! Read More »

0
    0
    Sepetim
    Sepetiniz BoşMağazaya Geri Dön