Hüseyin Yılmaz’ın kaleme aldığı Kutub Yıldızı – 1 (Yolcu), Bediüzzaman Said Nursî’nin 20 yaşına kadar olan harika hayatını, yolculuk metaforu üzerinden anlatan, etkileyici bir roman.
Bu eser, sıradan bir biyografik anlatım yerine, okuyucuyu derinden etkileyen ruhî yolculuklara çıkarır. Genç Said’in doğduğu topraklardan başlayarak, ilim aşkıyla yanıp tutuştuğu medreselere, çatışmalarla şekillenen düşünce dünyasına ve nihayet büyük bir dava adamına dönüşme merhalesinin hikâyesidir bu.
Kutub Yıldızı, hakikate doğrulmuş bir pusula. Romanda “Kutub Yıldızı” simgesi, hem yön hem de istikamet metaforu olarak kullanılmıştır.
Nasıl ki, kutup yıldızı gökte sabit bir kılavuzdur, burada da Said’in hayatındaki sarsılmaz hakikat aşkını temsil eder.
Henüz çocuk yaşta okuduğu kitaplarla çağlar ötesine uzanan bu zihin, romanda bir “yolcu” kimliğiyle karşımıza çıkar. Said, kendi ifadesiyle “Bedenim Kürt, kalbim İslam, aklım ise Müslüman milletlerindir” mealinde fikir serdederken, Hüseyin Yılmaz da bu çok katmanlı yapıyı edebî bir dille görünür kılar.
“Yolcu” karakteri, aslında genç Said’in kendisidir. Sadece coğrafi bir yolculuk değil, ilim, fikir, mücadele ve metafizik bir derinliğe doğru ilerleyen bir seyr-i sülûk anlatılır. Her medrese, her şehir, her karşılaşma onun ruh dünyasında yeni bir pencere açar. Bitlis, Hizan, Doğubayazıt gibi mekânlar, sadece coğrafî duraklar değil; fikir dünyasının kıvılcımlarının çaktığı merkezlerdir.
Yılmaz’ın dili şiirseldir ama didaktik değildir. Derin bir edebî tadı olan, yer yer aforizmalara varan cümlelerle örülü bir üslup kurgulanmıştır. Bazen diyalog bazen iç monologlarla yürüyen roman, okuyucunun da “yolcu”ya dönüşmesini sağlar.
Genç Said’in yaşadığı şüpheler, sorgulamalar, direnişler ve aydınlanmalar, bugün hakikat arayan her insanın iç yolculuğuna ışık tutar.
Bu roman, yalnızca Bediüzzaman’ın gençliğini değil, aynı zamanda yıkılmakta olan bir imparatorlukta filizlenen fikir sancılarını da yansıtır. Bu yönüyle Kutub Yıldızı, ferdi bir biyografi değil, içtimai bir dirilişin ön habercisi gibidir. Her satırda, Said’in yalnızlığıyla birlikte ümmetin dağılmışlığına dair derin bir sezgi hissedilir.
Kutub Yıldızı – Yolcu, yalnızca bir biyografi romanı değil; aynı zamanda bir çağrı, bir diriliş, bir farkındalık metnidir. Said Nursî’nin ilk 20 yılını anlatırken, onun şahsında bir neslin kaybolmuş istikametini yeniden inşa etme çabasını da yansıtır. Hüseyin Yılmaz, bu eseriyle hem edebi hem fikrî anlamda çok kıymetli bir işe imza atmıştır.
Bu kitap, Said Nursî’nin hayatına ilgi duyanlar için bir başlangıç değil; aslında bir uyanış noktasıdır. Kalbiyle düşünenler, bu romanda yalnızca geçmişi değil, kendi içindeki yolcuyu da bulacaklardır.
Mehmed Nuri Bingöl
